Nazlı Eray

Nazlı Eray

Nazlı Eray, Ankara'da doğdu. İngiliz Kız Ortaokulu, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuduktan sonra Turizm ve Tanıtma Bakanlığında tercüman olarak çalıştı. Edebiyatçılar Derneği'nin kurucuları arasında yer alan Eray, Türkiye Yazarlar Sendikasının kurucusu, Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) üyesi, 1977 ve 1978 yıllarında Yaratıcı Yazım dersleri verdiği ABD Iowa Üniversitesinin onursal üyesidir.
Yazmaya 1959'da henüz ortaokuldayken kaleme aldığı öyküsü "Mösyö Hristo" ile başlayan Eray'ın ilk öykü kitabı” Ah Bayım Ah” 1975'te çıktı. "Laz Bakkal" başta olmak üzere pek çok öyküsü kültleşti. "Karanfil Gece Kursu" öyküsüyle 1988 Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, kazandı.       “Aşkı Giyinen Adam” romanıyla 2002 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Eski Güneş, Cumhuriyet, Radikal, Akşam gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapan Eray, yazılarını "Düş İşleri Bülteni" ve "Gece Uçuşu" isimleri altında yayınladı. Türk Kütüphaneciler Derneği En İyi Romancı Ödülü (2009), Başkent Rotary Kulübü Meslek Ödülü (2010) ve Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneğinin ilk Mavi Anka Ödülü'ne (2014) layık görüldü.
Nazlı Eray'ın öykü, roman ve oyunları pek çok dile çevrildi. Erostratus (1977) adlı oyunu, Sartre, Montaigne, Camus, Unamuno, Pessoa ve Bauer'in Erostratos yorumlarıyla birlikte Blood and lnk'te (Kan ve Mürekkep) yer aldı, Öykülerinden, kısa film ve televizyon dizileri yapıldı. "Monte Kristo" ve "Rüya Sokağı" öyküleri 2005'te İtalyan yönetmen Angelo Savelli tarafından L'ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırıldı, İtalya ve Türkiye'de sahnelendi.
Nazlı Eray, anılarını Tozlu Altın Kafes (DK, Ocak 2011) ve Bir Rüya Gibi Hatırlıyorum Seni (DK, Mayıs 2013) adlarıyla kitaplaştırdı.
(KAYNAK: www.everestyayinlari.com)


Nazlı Eray: Rüyaları belgeliyorum
Fantastik öykülerin usta ismi Nazlı Eray, bu kez ‘belgesel bellek’ adını verdiği bir türle karşımızda. 43’üncü kitabı ‘Rüya Yolcusu’nu çıkaran Eray, “Yazmak benim dünyaya ve hayata açılan tılsımlı anahtarım” diyor.
Bu romanla bir kez daha anılarınızı okuduk. Sizi geçmişi yazmaya iten ne oldu?

Her an geçmiş ve geleceğin içinde yaşıyorum. Benim için geçmiş; gelecek kadar heyecanlı, şu an kadar gerçek. Bütün o insanlar sanki hep benim hayatımdalar. Araya o acıtıcı çizgiyi hiçbir zaman çekmem. O zaman da hayatı yazıyorum, geçmişi değil. Bu kitapta ‘belgesel bellek’ kullandım ilk kez.
Nedir o?

Belgesel bellek, kendi başına fantastik. Rüyaları belgeliyorum. Yani tozlu anıları, yaşanmışlıkları, unutulmayan aşkları veya ölümleri... Bir hayatın krokisini çıkartıyor ve bunu büyülü gerçekçi bir roman içinde veriyorum.
Bu bir yazar için daha mı güvenli? 

Benim için öyle bir şey yok. Yalnızca kişiler ve konuşmalar gerçek. Beynimde oynayan sinema da öyle... Bu da bana büyük bir heyecan veriyor.
Anılarınızı yazarken değiştirmeyi dilediğiniz bir şey oldu mu peki?

Tabii, her insan gibi birçok yerde bunu söyledim. İnsan yıllar geçtikçe bazı yanlışlarını daha net görebiliyor. Ama bir yaşam süzmesi olarak yaşadıklarımın hepsinin, bana katkıda bulunmuş ve yerine oturmuş olduklarını gördüm. Bu da önemli. Anılarla aram iyi. Yazarken beni rahatlattı anılarım. Zorlandığım bir bölüm anımsamıyorum. Duygulu bölümler var. Onları yazarken ben de duygulandım.
Elvis Presley ve eşi Priscilla dahi sizin anılarınızda... 
Elvis Presley’yi çok severim. Benim için hiçbir zaman kaybolmayacak bir sestir o. Yaşamı da beni ilgilendirdi. Kitabın Wiesbaden bölümünde Elvis satırların arasından fırlayıverdi! Yanında da 14 yaşındaki aşkı Priscilla. Sürekli müzik dinleyip okuduğum için dünyamı geniş tutuyor olabilirim. Daha da geniş tutmak isterim.
Rimbaud’dan etkilenip 18 yaşında yazı yazmayı bırakmıştınız. Kararınızı değiştirmeseydiniz, nasıl bir hayatınız olurdu?
Bu kararımı değiştirmemem imkânsızdı. Bunu şimdi görüyorum. Yazmak benim hayata açılan tılsımlı anahtarım. Rimbaud olmak da bunun bir parçası: Ergenlikte o yıkımı yaşamak toparlanmak.
(KAYNAK: http://www.hurriyet.com.tr)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dolunay Dedektifleri (İz Peşinde) - Mavisel Yener

Ütopyaya Yolculuk - Şöhret Doğruyol Sağbaş

Montsuzlar - Ömer Açık